'Son görülme saati'nin ettiği

Arkamızdan kıs kıs gülüyor mudur acaba?
Cep telefonlarının akıllandıkça hayatımıza daha da çok soktuğu sosyal ağlar farklı insanlarla iletişime geçmekte insanlık tarihinin görmediği ölçüde kolaylığa sevk etti hepimizi. Özellikle de ilgnizi çeken, aklınızı ve gönlünüzü çelen bireylerle. Öte yandan, bir yan etki olarak da, beraberinde kolayca kurulan o iletişimi, o ilişkiyi sürdürmeyi de yine belki de hiç olmadığı kadar zor hale getirdi. Hayatımıza son görülme saati, dakikası, 'fav'lar, 'beğen'ler, gizli profiller, gizli arkadaş listeleri gibi kavramlar dahil oluverdi. Dur dedik dinlemediler, üstüne sayısız cep telefonu uygulamasıyla 'gizli kapaklı' işlere müsait bir leb-i derya. Nasıl çıkacağız bu işin içinden? Fişimi mi çekse biri? Şarjları mı tüketsek, bir süre tekrar doldurmamak üzere?

2015'in bu 15'i yaz, 15'i kış ayı dahilinde geçirdiğimiz günlerde artık ne kaçacak, ne de saklanacak yer var. Aplikasyonlar gözetimindeki sosyal hayatımız bir aplikasyon 'gizli' olsa, o lmazsa diğeri sayesinde önce şirketler, ardından sevdiğiniz, sevmek üzere olduğunuz, sevmemek üzere olduğunuz ve aslında hiç sevmemiş olduğunuz insanlar tarafından takip altında.

İlişkilerde en çok sarfedilen sözler arasına, 'niye fotoğrafının altına öyle yazmış?', 'niye her fotoğrafını like ediyor o kız?', 'niye takip ediyorsun onu?' vb. cümleler girdi. DM'den yürümek, Tinder'dan tanışmak da cabası. Hadi diyeceksiniz ki bir süredir zaten böyle değil miydi, eskiden de niye baktın, niye selam verdin, nereden tanıyorsunlar vardı. Haklısınız, ama eskiden o acımasız, sefil 'son görülme saati' diye bir şey var mıydı hayatımızda? Lütfen bu sefil şeyi hafife almayın.

Ölçek büyüdükçe büyüdü, ilişki kurmakla ilişki sürdürebilmek de o ölçekte zıt kutuplara doğru hızla uzaklaştı birbirinden. Toplantıdayken Whatsapp'ta online olmak, 'akşam evdeydim'in bir arkadaş fotoğrafındaki etiketle yalan çıkması, uyudum demenin Whatsapp'ta, Facebook'ta çevrimiçi görünmeyi kapsayıp kapsamadığı...

Öte yandan tacizin de yeni bir boyutu çıktı ortaya, eve yemek getiren servis elemanı akşamın ilerleyen saatlerinde o müesseseye verdiğiniz numarayı alıp size Whatsapp'tan yürümeye kalkabiliyor. Ya da geçtiğimiz hafta sosyal medyayı epeyce tartıştıran, yan masada arkadaşınıza telefonunuzu veriyordunuz ben de alıp sizi ekledim, alkol de kullanıyormuşsunuz vakası... Zor zamanlara, ekstra zorluk katmaya namzet yeni yollar, yöntemler.

Daha önce farkında olmayacağımız, o farkında olmama halinin verdiği huzuru ancak şimdi kaybettiğimizde idrak ettiğimiz bir şeyler oluyor. İçinde kaybolduk gittik, bindik bir trene gidiyoruz bilinmedik bir yere doğru. Nasıl çıkılacak bu işin içinden? Şarjımız kadar var olduğumuz bu yeni dünyada, nasıl olacak da huzur bulacağız.

Bu kadar da kötülemenin alemi yok, biz internetten tanıştık evlendik ve mutluyuz diyenler de mutlaka çıkacaktır karşınıza. Onlar da haklılar, her şeyde olduğu gibi bu konuda da vasıta değil, o vasıtanın nasıl kullandığı ayırt edici bir özellik. Fakat iyi örnekler, faydalar bir yana, onları kesinlikle hafif almadan, bu kontrol etmekte zorlandığımız, hatta kontrol etmeli mi onu bile kestiremediğimiz 'son görülme saati' çağının çıkacağı yeri merak etmiyor musunuz siz de?

Yorumlar

gürültü dedi ki…
Vallahi internet ve telefon öncesi döneme birazcık yetiştiğim için şanslı sayıyorum kendimi. Bir sürü boş vaktim vardı ve eğer şimdiki gençliğin yerinde olsam, akıllı telefonum, ipadim, son hız kotasız internetim olsa liseyi bile kazanamazdım. Hiçbir şeye dikkatimi veremiyorum artık ne yazık ki.
Messenger uygulamasıyla birlikte başladı sanırım bu takipçilik, stalkerlık meselesi de. Online mısın değil misin tartışmaları o zamandan beri var. Enazından benim yakalayabildiğim. Arkadaşlık, sevgililik her türlü meseleyi de gereksiz yaraladığını düşünüyorum. Kendi açımdan artık sosyal medyayı çok fazla tükettiğimi düşünüp böyle meselelerle de uğraşmak istemediğimden facebook'umu kapatmak istedim ama sonra oranın neredeyse 7 senedir kişisel hafızam olduğunu fark ettim. Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi yazınca bilemedim şimdi. İnternete bu kadar bilgi yüklemek akıl karı değil aslında. Her türlü location uygulamalarını kapatmama rağmen google servislerinin olduğum adresi "İşte tam buradan arama yapıyorusunuz." diye göstermesi beni aşırı ürkütüyor. Halbuki daha geçen 10 seneye kadar yavaş bilgisayarlarımıza google Earth indirip evi bulsun diye kendimizi yırtıyorduk:)
Genel olarak bu kolay ulaşılırlık gerçekten tartışmaya açık bir mevzu. Ağzımızın tadıyla sessiz sakin konsantre olarak vakit geçiremiyoruz. Facebook'dan ulaşamayan whatsapp'tan yazıyor, twitter'dan mentionlıyor, daha ileri gidip görüntülü arama yapıyor, snap bekliyor. (Türkçe'yi katlettim afedersiniz.) Daha nereye gidecek ben de merakla bekliyorum.
Sevgiler.

Popüler Yayınlar