Bir hit lütfen... Sia’lı olsun


Sia ya da Sia Furler. Bir söz yazarı, besteci ve şarkıcı.
Yazdığı şarkıları söylemek için sıraya girenler arasında Rihanna’dan Beyoncé’ye uzun bir liste var. Sesini şarkısının ‘featuring’ hanesine yazdırmak içinse Eminem’den David Guetta’ya aynı uzunlukta bir başka liste. Günün pop müziği Sia’dan soruluyor. Beyoncé onu bir dahi olarak tanımlıyor. Kylie Minogue onun için “hepimiz birer hit şarkı peşindeyiz, o da bu ihtiyacımızı karşılıyor” diyor. Christina Aguilera, Flo Rida, Kesha, Shakira, Jennifer Lopez, Maroon 5, Celine Dion, Katy Perry... Liste çok uzun.


Koalaların daldan dala sarıldığı, kanguruların cepte nakliyat yaptığı topraklarda 1975 yılında doğuyor, nüfus kağıdında yazdığı adıyla Sia Kate Furler. Müzisyen bir babanın kızı. Öyle lafın gelişi bir müzisyenlik de değil. Avustralya’yı turlayan, kayıtlar yapan çeşitli gruplarda gitar çalan bir babanın kızı. Annesi de şarkı söylüyor. Who Can It Be Now? ve Down Under gibi 80’lere dair her derlemede, partide kendine yer bulan şarkıların sahibi Men At Work grubunun vokali Colin Hay’in de yeğeni.

İlk grubunun adı Crisp. Deneysel sesler peşinde koşan bir caz grubu. İki albüm kaydediyorlar birlikte. Ardından, 1997’de kendi yazdığı şarkıları ihtiva eden OnlySee albümünü yapıyor Sia. Bu işlerin ortak özelliği Sia’nın sesini nasıl kullanacağını öğrenme dönemine işaret ediyor olması. Bestelerdense vokal performası üzerine yoğunlaşıyor henüz o dönemde.
Bir sonraki adım olarak Londra’yı kestiriyor gözüne. Bu tercihte o esnada Londra’da olan ‘ilk aşkı’ Dan de etkili oluyor. Fakat elim bir trafik kazası, o daha Londra’ya ayak basamadan Dan’in ölümüne sebep oluyor. Sia’da açılan bu yaranın iyileşmesi için müzik merhem oluyor. 2001’de İngiltere’de yayımlanan ilk albümü Healing Is Difficult (iyileşmek güç) sevdiği birini kaybetmekle başa çıkmaya çalışan bestelerden oluşuyor.

Londra’da yaşamaya karar veriyor. Yavaş yavaş da çevresi genişlemeye başlıyor. Arkanıza yaslanıp elinizde içeceğinizle ‘rahatta’ dinleyeceğiniz cinste elektronik altyapılar üzerine kurulu müziğiyle tanınan İngiliz ikili Zero 7’la çalışıyor. Ekibin gözde şarkılarının birkaçında onun sesi öne çıkıyor. Bizde Jamiryo olarak da tanınan Jamiroquai ile de kayıtlar yapıyor. Fakat grubun lideri Jay Kay, Sia’nın sesini fazla belirgin buluyor, albümünde yer vermekten vazgeçiyor. Taken For Granted adlı şarkısı İngiltere’de epeyce popülerlik kazanıyor, BBC’nin meşhur müzik programı Top Of The Pops’ta görünüyor. Rock’ın mühim kadınlarından Chrissie Hynde’la, Radiohead’in prodüktörü Nigel Godrich ve Beck’le arkadaşlık kuruyor. Ama her şeyin seyri şarkısı Breathe Me'nin, bizde de Cnbc-e’de gösterilen Six Feet Under dizisinin finalinde kullanılmasıyla değişiveriyor. Amerika Sia’yı keşfediyor. Sia’nın kelimeleriyle söylemek gerekirse ‘kariyeri kurtuluyor’.


14 dakikada ‘Diamonds’

Önce bir canlı kayıtla ısınma turunu atıyor, ardından da 2008’de yüzünü renkli boya kalemleriyle boyadığı albüm kapağıyla ‘Some People Have Real Problems’ (bazı insanların gerçek sorunları var) geliyor. Yetmiyor, iki yıl sonra, yine rengarenk ‘We Are Born’ çıkıyor.

İşte tam bunlar olup biterken, Sia şarkılarının sistemin çarklarının dışından gelişinin kıymetinin farkına varıyor Amerikan müzik endüstrisi. Yazının en başında bahsi geçen ‘sıraya girme’ vakaları bu noktadan sonra baş gösteriyor. En önde yer kapan isimlerden biri Christina Aguilera oluyor. Alicia Keys için yazdığı, ama David Guetta’nın kaptığı bestesi ‘Titanium’ ve Rihanna için, hem de sadece 14 dakikada yazdığı ‘Diamonds’ işin rengini tamamen değiştiriyor. Sia’yı büyükler sınıfında, ön sıralardan birine oturtuyor.


Son dört yılını sadece kapısını çalan yıldızların hit ihtiyacını karşılayarak geçirdi Sia. Ortalıkta az göründü, kalbini açtığı ünlü kadın ve erkek arkadaşlarına dair haberlerle yer aldı dedikodu sütunlarında. Sonradan öğrendik ki tiroid bezinin aşırı çalışıp şişmesiyle kendini gösteren graves hastalığına yakalanmış, tedavi oluyormuş. Hastalığın ve tedavisinin getirdiği fiziksel sıkıntılar da ortalıktan kaybolma sebeplerinden biriymiş. Biriymiş diyoruz zira bir sebep de biraz durmak, biraz nefes almak, kendine gelmek istemesiymiş. Ünlü olmayı, kayınvalide tarafından her hareketi dikkatle takip edilip, sürekli eleştirilmeye benzeten biri için gayet manidar bir istek.

Sia şarkılarının en büyük özelliği nokta atış yapan sözlere sahip olmaları. Zekice ama basit, farklı kelimeleri tipik pop şarkısı dizeleriyle harmanlayan, hedefi vurmaktaki maharetli şarkılar. Temmuz’da çıkan ‘1000 Forms Of Fear’ (korkunun bin çeşidi) de böyle şarkılardan oluşuyor. Tek bir sorun var, belki çok fazla isimle yeteneğini paylaşmasından, belki de pop müziğin tutan şeyi tekrarlama alışkanlığı yüzünden son zamanlarda onunkiler gibi bir yığın hit dinlemiş olmamızdan dolayı fazlasıyla bildik geliyorlar kulağa. Şarkı verdiği isimlerin birkaç kulaç uzağında yüzseydi keşke dedirtiyor.

Yine de bu dinleyicileri için herhangi bir sorun teşkil etmiyor olacak ki albümün ilk single’ı ‘Chandelier’ Youtube’dan 100 milyon kez izlendi. Klibinde oynayan 11 yaşındaki dansçı Maddie Ziegler’i yıldızlaştırdı. Albümün kapağında gördüğümüz, yüzü olmasa da Sia’nın imzası halindeki küt kesilmiş sarı saçları ima eden peruk, albümün tanıtım kampanyasının en önemli objesi haline geldi. Bugüne kadar adının geçtiği şarkıların toplam satışının 25 milyona ulaştığı söyleniyor, e hal böyle olunca bir sarı peruk da kafi geliyor demek ki.

Yorumlar

Unknown dedi ki…
"hit" the dance floor...

Popüler Yayınlar